Hadis No : 4796
Ravi: Abdullah İbnu Selam
Tanım: Abdullah İbnu Selam’ın kardeşioğlu, amcası (Abdullah İbnu Selam) (ra)’ndan naklediyor. “Hz. Osman (ra) öldürülmek istendiği zaman yanına geldim. Osman bana: “Sen niye geldin?” diye sordu. “Sana yardım edeyim diye geldim” dedim. “Öyleyse halka çık. Onları benden uzaklaştır. Zira sen bana hariçte olursan, yanımda olmaktan daha faydalı olursun!” dedi. Ben de çıkıp: “Ey insanlar! Bilirsiniz, benim adım cahiliye devrinde falandı. Ama Resulullah (sav) beni Abdullah diye tesmiye buyurdu. Benim hakkımda Kitabullah’ta bir kısım ayetler nazil olmuştur. Şu ayet benim hakkımda nazil olanlardan biridir: “De ki: “Söyleyin bana, eğer bu Kur’an Allah tarafından gönderildiği halde, onu inkar ettiyseniz ve İsrailoğullarından bir şahit de Tevrat’a dayanarak onun hak kitap olduğuna şahitlik edip iman ettiği halde siz iman etmeyi büyüklüğünüze yediremezseniz, zalim olmaz mısınız? Muhakkak ki, Allah zalimler güruhuna yol göstermez” (Ahkaf 10). Keza şu ayet de benim hakkımda nazil oldu: “İnkar edenler “Sen Allah tarafından gönderilmiş bir peygamber değilsin” diyorlar. De ki: “Sizinle benim aramızda şahid olarak Allah ile O’nun kitapları hakkında bilgi sahibi olanlar yeter” (Ra’d 43). Allah’ın size karşı kınına konmuş bir kılıcı var. Resulullah (sav)’ın inmiş olduğu bu beldenizde melekler size mücavir oldular. Öyleyse bu adamı öldürmekten Allah’tan korkun! Allah’tan korkun! Allah’a yemin olsun eğer onu öldürürseniz, komşularınız olan melekleri buradan tardetmiş olacaksınız ve Allah’ın size karşı kında tuttuğu kılıcı kınından çıkartacaksınız ve artık o kıyamete kadar kınına girmeyecek!” Bu sözlerim üzerine: “Şu Yahudiyi öldürün! Osman’ı öldürün” diye bağrıştılar.”
Kaynak: Tirmizi,Tefsir, Ahkaf
Hadis No : 4797
Ravi: Abdullah İbnu Ziyad
Tanım: Hz. Talha, Zübeyr ve Hz. Aişe (ra) Basra’ya yürüyünce, Hz. Ali, Ammar İbnu Yasir ve Hasan’ı (ra) gönderdi. Bu ikisi Kufe’ye yanımıza geldiler ve minbere çıktılar. Hz. Hasan (ra) minberin yukarısında idi. Ammar (ra) da ondan aşağıda idi. Biz onların etrafında toplandık. Ammar’ın şöyle konuştuğunu işittim: “Aişe, Basra’ya yürüdü. Muhakkak ki o, dünyada da ahirette de Peygamber (sav)’in zevcesidir. Ancak Allah sizi imtihan ediyor: Kendisine mi itaat edeceksiniz, yoksa ona (Hz. Aişe’ye) mi?”
Kaynak: Buhari, Fezailu’l-Ashab 30, Fiten 17
Hadis No : 4798
Ravi: Şakik İbnu Abdullah
Tanım: Ben, Ebu Musa el-Eş’ari, Ebu Mes’ud el-Ensari ve Ammar (ra) ile oturuyordum. Ebu Mes’ud, Ammar’a: “Senin arkadaşlarından herkese dilediğim takdirde bir kulp takabilirim. Ama sen hariçsin. Senin hakkında bir şey söyleyemem. Senin, Resulullah (sav)’a arkadaş olduğun günden beri şu işteki aceleciliğinden başka bir kusurunu görmedim!” dedi. Ammar da ona şu cevabı verdi: “Ey Ebu Mes’ud! Ben de ne senden ne de şu arkadaşından, Resulullah (sav)’a arkadaş olduğunuz günden beri, ikinizin şu işteki ağırlığmızdan başka bir kusurunuzu görmüş değilim!” Ebu Mes’ud -zengin birisiydi- şu karşılıkta bulundu: “Ey oğlum! İki hülle (takım) getir. Birini Ebu Musa’ya ver, diğerini de Ammar’a!” Ve ilave etti: “Bunların içinde ikiniz cumaya gidin.”
Kaynak: Buhari, Fiten 18, Fezailu’l-Ashab 30
Hadis No : 4799
Ravi: Kays İbnu Abbad
Tanım: Ali (ra)’ye: “Söyle bize! (Savaş için) şu yürüyüşünü Resulullah (sav)’ın bir emrini yerine getirmek üzere mi yapıyorsun, şahsi bir içtihadın olarak mı?” diye sordum. “Resulullah (sav) bana bu yürüyüşü yapmam için herhangi bir emirde bulunmadı. Ben bunu şahsi reyimle yapıyorum!” cevabını verdi.
Kaynak: Ebu Davud, Sünnet 13, (4666)
Hadis No : 4800
Ravi: Zeyd İbnu Vehb el-Cüheni
Tanım: Zeyd İbnu Vehb el-Cüheni – ki bu zat Hz. Ali, Haricilerle savaşmak üzere yürüdüğü zaman beraberindeki orduda bulunuyordu- anlatıyor: “Hz. Ali dedi ki: “Ey insanlar, ben Resulullah (sav)’ın şöyle söylediğini işittim: “Ümmetimden bir grup çıkar. Kur’an’ı öyle okurlar ki, sizin okuyuşunuz onlarınkinin yanında bir hiç kalır. Namazınız da namazlarına göre bir hiç kalır. Orucunuz da oruçları yanında bir hiç kalır. Kur’an’ı okurlar, onu lehlerine zannederler. Halbuki o aleyhlerinedir. Namazları köprücük kemiklerinden öteye geçmez. Okun avı delip geçmesi gibi dinden hemen çıkarlar. Onlarla harb eden ordu(nun askerlerini) peygamberlerinin diliyle ne (kadar çok ücret)ler takdir edilmiş oldugunu bilselerdi (başkaca) amel yapmaktan vazgeçerlerdi. Onların alameti şudur: Aralarında pazusu olduğu halde kolu olmayan bir adam olacak. Pazusu üzerinde meme ucu bir çıkıntı bulacak. Bunun üzerinde de beyaz kıllar bulunacak. Sizler Muaviye ve Şamlıların üzerine gidecek, buradakileri terkedeceksiniz. Onlar da sizin (yokluğunuzdan istifade ile) çoluk-çocuğunuza ve mallarınıza sizin namınıza halef olacaklar!” (Hz. Ali ilave etti): “O vallahi! Ben, onların bu kavim olacağını kuvvetle ümit ediyorum. Çünkü onlar haram kan döktüler. Halkın meradaki hayvanlarını gasbettiler. Öyleyse Allah adına bunlar üzerine yürüyün!” Ravi der ki: “Haricilerin başında o gün, Abdullah İbnu Vehb er-Rasibi olduğu halde, onlarla karşılaşınca Hz. Ali (ra) askerlerine: “Mızraklarınızı bırakın, kılıçlarınızı kınlarından çıkarın. Çünkü ben, onların Harura günü size yaptıkları gibi yine size sulh teklif edeceklerinden korkuyorum!” dedi. Bu emir üzerine döndüler, mızraklarını bertaraf ettiler ve kılıçlarını sıyırdılar. Askerler onlara mızraklarını sapladı. Öldürüp üst üste yığdı. O gün cengaverlerden sadece iki kişi isabet alıp şehit düştü. Ali (ra): “Aralarında o sakat herifi arayın!” emretti. Aradılar, fakat bulamadılar. Bizzat Ali kalkıp üst üste öldürülmüş insanların yanına geldi: “Bunları geri çekin!” dedi. Sonra yere gelen cesetler arasında onu buldular. Onun bulunması üzerine Hz. Ali (ra) tekbir getirdi ve: “Allah doğru söyledi, Resulü de doğru tebliğ etti” dedi. Ubeyde es-Selmani, Hz. Ali’ye doğrulup: “Ey mü’minlerin emiri! Kendisinden başka ilah olmayan Allah aşkına söyle. Sen bu hadisi Resulullah (sav)’dan bizzat işittin mi?” diye sordu. Ali (ra): “Kendisiden başka bir ilah olmayan Allah’a yemin ederim, evet!” dedi. Ubeyde Hz. Ali’ye üç sefer yemin verdi. O da ona üç sefer yemin etti.
Kaynak: Müslim, Zekat 156, (1066)
Hadis No : 4801
Ravi: Abdullah İbnu Rafi
Tanım: Müslim, (bu hadisi) Abdullah İbnu Rafi’den de aynı şekilde tahriç etmiştir. O rivayetin baş kısmında şu ziyade var: “Haruriyye, Ali İbnu Ebi Talib (ra)’e karşı huruç ettikleri zaman: “Hüküm Allah’ındır” dediler. (Bu ibare Kur’an’dan bir iktibas olması hasebiyle) Hz. Ali de: “Kendisiyle batıl murad edilen hak bir söz” dedi.
Kaynak: Müslim, Zekat 157, (1066)
Hadis No : 4802
Ravi: Süveyd İbnu Gafle
Tanım: Ali (ra) dedi ki: “Ben size Resulullah (sav)’dan bir hadis söyleyince, Allah’a yemin olsun Aleyhisselatu vesselam’ın söylemediği bir şeyi söylemektense gökten atılmayı tercih ederim. Ancak benimle sizin aranızda cereyan eden şeyler hakkında konusunca, bilesiniz harp hiledir. Zira ben Resulullah (sav)’ın şöyle söylediğini işittim: “Ahir zamanda yaşça küçük, akılca kıt birtakım gençler çıkacak. Yaratılmışın en hayırlısının sözünü söylerler, Kur’an’ı okurlar. İmanları gırtlaklarından öteye geçmez. Okun avı delip geçtiği gibi dinden çıkarlar. Onlara nerede rastlarsanız onları gebertin. Zira, onları öldürene, kıyamet günü, Allah’ın vereceği ücret var.”
Kaynak: Buhari, Fezailu’l-Kur’an 36, Menakıb 25, İstitabe 6; Müslim, Zekat 154, (1066); Ebu Davud, Sünnet 31
Hadis No : 4803
Ravi: Ebu Said ve Enes
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: “Ümmetimde ihtilaf ve ayrılıklar meydana gelecek. (Onlardan) bir grup lafıyla güzel, ameliyle kötü olacak. Bunlar Kur’an’ı okuyacaklar, ancak köprücük kemiklerinden aşağı geçmeyecek. Bunlar, dinden tıpkı okun avı delip geçmesi gibi çıkarlar. Onlar, ok, kirişine dönmedikçe bir daha dine geri gelmezler. Bunlar mahlukatın en şeriridir. Onları öldürene ve onlar tarafindan öldürülene ne mutlu! Onlar insanları Kitabullah’a çağırırlar, fakat Kitap’tan zerre kadar nasipleri yoktur.” Yanında bulunan Ashab: “Ey Allah’ın Resulü onlann alameti nedir?” diye sordular da: “Tıraş olmak!” buyurdular. (Benzer bir rivayeti Ebu Saidi’l-Hudri’den Sahiheyn kaydetmiştir)
Kaynak: Ebu Davud, Sünnet 31, (4765); Buhari, Fezailu’l-Kur’an 36, Menakıb 25, Edep 95, İstitabe 6, 7; Müsli
Hadis No : 4804
Ravi: Enes
Tanım: Hz. Enes (ra)’ten gelen bir rivayette (Resulullah şöyle) buyurmuştur: “Onların alameti tıraş ve saçın yolunmasıdır. Onları gördüğünüz zaman öldürün.”
Kaynak: Buhari, Fezailu’l-Kur’an 36, Menakıb 25, Edep 95, İstitabe 6, 7; Müslim, Zekat 143-148, (1064); Muva
Hadis No : 4805
Ravi: Cabir
Tanım: Resulullah (sav)’ın Huneyn dönüşünde bir adam yanına geldi. Bu sırada Hz. Bilal’ın eteğinde gümüş (para) vardı. Resulullah (sav) bundan avuç avuç alıp insanlara dağıtıyordu. Gelen adam: “Ey Muhammed! Adil ol!” dedi. Aleyhissalatu vesselam (öfkeli olarak); “Yazık sana! Ben de adil olmazsam kim adil olabilir? Eğer adil olmazsam zarara ve hüsrana düşerim!” buyurdular. Hz. Ömer atılıp: “Ey Allah’ın Resulü! Bana müsaade buyurun şu münafığın kellesini uçurayım!” dedi. Aleyhissalatu vesselam: “Halkın “Muhammed arkadaşlarını öldürüyor” diye dedikodu yapmasından Allah’a sığınırım. Bu ve arkadaşları Kur’an okurlar (ama okudukları) hançerelerinden aşağı geçmez. Dinden, okun avı delip geçtiği gibi çıkıp giderler!” buyurdular. [Metin Müslim’inkidir.]
Kaynak: Buhari, Humus 16; Müslim, Zekat 142, (1063)