Eğer O, rızkını tutsa (vermese), rızkınızı verecek olan kimmiş? Hayır; onlar, bir azgınlık ve nefret içinde inatla direniyorlar. (Mülk Suresi, 21)
Onların üzerlerine gökyüzünden bir kapı açsak, ordan yukarı yükselseler de, Mutlaka: “Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülenmiş bir topluluğuz” diyeceklerdir. (Hicr Suresi, 14-15)
Onlar, büyük günah üzerinde ısrarlı davrananlardı. (Vakıa Suresi, 46)
Olanca yeminleriyle, eğer kendilerine bir ayet gelse, kesin olarak ona inanacaklarına dair Allah’a yemin ettiler. De ki: “Ayetler, ancak Allah katındadır; onlara (mucizeler) gelse de kuşkusuz inanmayacaklarının şuurunda değil misiniz? (En’am Suresi, 109)
Dediler ki: “Bizim için farketmez; öğüt versen de, öğüt verenlerden olmasan da.” “Bu, geçmiştekilerin ‘geleneksel tutumundan başkası değildir.” “Ve biz azab görecek de değiliz.” (Şuara Suresi, 136-138)
Kendisine Allah’ın ayetleri okunurken işitir, sonra müstekbirce (inatla büyüklük taslayarak) sanki işitmemiş gibi ısrar eder. Artık sen onu acı bir azabla müjdele. (Casiye Suresi, 8)