Zaman değişti, büyük İslam hukukçularının kaleme almadıkları ve hükmünü beyan etmedikleri birçok şeyler hayat sahnesinde ortaya çıktı. Onların bazıları da soruda adı geçen şeylerdir. Yalnız Kur’an’da ve sünnette ve bu büyük hukukçuların meydana getirdikleri güzel eserlerde bunları ve benzerlerini kapsayacak kaideler vardır. Ortaya çıkan her şeyin hükmünü anlayabilmek için bu kaidelere baş vurmak kafidir. Bu soruda sorulan şeylerin hükmünü anlayabilmek için bey’in –alış verişin- şartlarını gözden geçirip ne olduğunu bilmemiz lazımdır.
Bey’in şartı beştir:
1- Satılan şeyin satış zamanında mevcut ve ele geçmesi mümkün olması.
2- Nehir ve deniz suyu gibi herkes için mübah olan şey olmaması.
3- Satıcının mülkü olması.
4- Dinen değer sahibi olması.
5- Teslim alınması mümkün olması, yani denizdeki balık, havadaki kuş gibi, satıcının elinde olmayan bir şey kabilinden olmaması.
Binaenaleyh hava –kiralık bina veya dükkan devretme- icat ve te’lif gibi şeylerin hakkını satmak cümhür-i ulemaya göre caiz demücerrede kabilindendirler. Yalnız Maliki mezhebinin büyük ulemasından olan Nasır al-Din al-Lakanı ve Abd al-Rahman al-İmadı gibi bazı ulema örfe veya zarurete dayanarak hukük-ı mücerrede satılabilir diye iddi’a etmişlerdir (İbn Abidin).
Asrımızda da hala yaşamakta olan Ahmed Mustafa al-Zerka şöyle diyor:Mal olsun, hukuk-ı mücerrede olsun örfen değeri olan her şey satılabilir (al-Fıkhü’l-İslami fi sevbihil cedid). Al-Fıkh ala’l-mezahib al-arba’a isimli kitap, Malıki mezhebinde hava parasını almanın caiz olduğunu beyan ederek şöyle diyor: Mısır’da meşhur olan hava parası da böyledir.
Mesela: birisi bir dükkan kiralar, sonra boşaltma karşılığında bir miktar para almak üzere başkasına devreder. Halkın örfüne istinaden bu mu’amele caizdir. Çünkü dükkanın menfaati kendisine aittir (al-Fıkh ‚ala’l-Mezahib al’Arbaa).
Ancak Maliki mezhebinde bu fetva varsa da, mal sahibinin izni olmadan kira için tayin edilen müddetten fazla oturması doğru değildir. Dolayısıyla başkasına devr etmesi de caiz olmaması gerekir. Şunu da ilave etmek isterim. Hava parası ile icat ve te’lif hakkı arasında fark vardır. Dükkan ve binanın sahibi malını kısa süreli olarak kiraya veriyor. Ma’lum olduğu gibi, para sabit olmadığı, ev ve dükkan devamlı yükseldiği için uzun zaman kiraya verilmezler. Her sene yani bir fiat tayin edilir. Durum böyle iken kiracının ne hakkı var ki, onu başkasına devr edip parasını alsın. Ama icat ve te’lif meselesi uzun bir çalışmanın neticesidir. Cümhur-i ulemaya göre satışı mümkün değilse de ca’ale yoluyla onları değerlendirmek mümkündür.
Mesela bir yayınevi sahibi bir yazara şu kadar sahifelik bir fıkıh veya tefsir kitabını yazarsan sana şu kadar sahifelik bir fıkh veya tefsir kitabını yazarsan sana şu kadar para vereceğim, dese ca’ale akdi sahih olur. Ve böylece yazar, harcadığı emeğin karşılığını almış oluyor, filvaki bugün müslüman yazarlar da yazdıkları eserlerin parasını almaktadırlar.